DÜŞE KALKA

düşe kalka geçiyoruz
o bildik / düşman duruşlu istasyonlardan
kan / tuzak / uzak yollardan
liğme liğme yaralarımız
acıya / hep acıya döşenmiş on yıllardır
makassız / sapmasız / karanlığa uzanan
köhne raylarımız
taşlar yağıyor üstümüze
küfürlerle kovalanıyoruz canım
çaldığımız kapılardan / kardeş / komşu duraklarından
sana geliyorum / bir umut / son belki
ya da sondan bir önceki
tut elimi sıkıca
soyundur / bu kanlı giysileri
kur kazanlarını / çıra kokulu / alevli ateşler kala
duru sulu tulumbalarda yıka
uzanayım bir ağaç gölgesine
serçeler ötsün akasyalarda
yaralarımı okşa / öp / ap ak patiskalarda
masallar anlat bana / nenelerimden kalma
yaklaştır merhem bedenini / ört üstümü
tut elimi gülüm / ölesiye bırakma…
15 Ekim 2015, Alper Akçam